25 Ocak 2013 Cuma

Başıbozuk İleniyor

Lenn allah sise tepenisden baksın da bi damla rahmet vermesin işallahım..
Marilyn Monroe gibi eteklerinis uçuşsun da heç bakanınıs olmasın emi..
Uyuz eşşek gibin gaşınıp da kaşıyıcalar arayasıcalar sisi..
Havuzlara girip de donunu düşüresiceler..
Ahh deyip de ohh deyemeyesiceler..
Düğün yerinde bulunup da  yandan bi göbek dahi atamayasıcalar..
Herkesin rüyasına gelen Aksakallı Dedeyi sakalsız görüp de ne gördüğünü farkedemeyesiceler..
Uyumak için saydığı koyunları sürekli karıştırasıcalar..
Son kibrit çöpünü çakamayasıcalar..
Paltosunun düğmelerini son iliğe kadar yanlış iliklediklerini bilemeyesiceler..
Herkesin gafasına oturan huniler gafanısa bol gelip de gözlerinisi gapatasıcalar.
Bu bedduaları okumaktan mahrum galasıcalar sisi...
ulenn sayenis de bissürü beddua ürettim heeh hee..:))ilençci delinis

21 Ocak 2013 Pazartesi

Sarozlu kerebiçten Şikayetname:

Sarozlu kerebiçten
Şikayetname:

Sayın ve de kıymetli
 içleri de dışları da janjanlı kerebiç kerimelerime,

Koymuşsunuz sıra sıra saymakla bitmeyen fotoğrafları,
(Bir de; ellerimin takatı kesildi,
yoruldu beğenmekten...)

Ayrımcılık oluyor diyeceğim
ama oyun bozanlık mı ediyorum acaba?
(oyunbozanlar sevilmez hiç bir yerde)
Hani can idik,hani birimiz hepimiz için de-miş-tik.
( öyle mi demiştik bilmiyorum ama; demediysek affola)
Ama, sizin aylardır, hatta ve hatta; yıllardır boy boy ,
yüz yüz;
incikli boncuklu,
gözlüklü,
hunili munili...
Einstein' in dişisinden;
ruhu gelincik olanından;
Taç bu kadar mı bir insana yakışır mısından
...zadelerden bir güzelden;
bilumum her şeyli fotoğraflarınız yayınlanırken diğer kerebiç kardeşlerinizi düşünmemenizi esefle kınıyorum.
Bir adet -çiçekli ,hunili olmasa da -resmimin yayınlanmasını saygılarımla ve de eksilmiş sevgilerimle bilgilerinize arz ediyorum.

Ötekileştirilme hisleriyle boğuşan Sarozlu Kerebiç

Not: O zamana kadar sizi parmaklıklar arkasından izleyeceğim.
Destekleyenlere teşekkürler.

11 Ocak 2013 Cuma

Başıbozuk:Külâhınızı Ters Çevirin






Yeni yıla kafasına kağıttan külahlar giyip ters dondurma gibi masada oturan...gayet şık giyinip süslenen,takım elbiseler giyip kendine özenen sonra da boyunlarına o pırıltılı abidik-gubidik şeyleri takan ...platform topuklar üzerinde durayım derken popoyu tavuk gibi arkaya çıkaran,kafayı öne atan,hafiften rahvan yürüyüşe geçen...kafasına benim gibi ne bulursa takan veya firketeden başka birşey takmayan...ne yiyeceğini şaşıran,çok yeyip şişen,çok içip efendiliğini bozan..en entresan şekilde yeni yıla gireceğim,en çok ben eğleneceğim diye kendini telef eden...gecenin en şık kadını olacağım diye olayı abartan,saçını fazla kabartan,göğüs ve sırt dekoltesini zorlayarak ertesi gün yorgan-döşek yatan...dünyanın parasını verdik yine de eğlenemedik diye mutsuz olan ...pijama,terlik ve televizyon birlikteliğini bozmayan tüm arkadaşlarımın yeni yılını kutlarım..
           Başıbozuk kerebiç

Saroz Kerebiç Efkara Geldi


Biraz önce bir kerebiç sayfada bir cümle paylaştı.Başka bir kerebiç sordu: "Anlamı nedir bunun?"
Biraz Osmalıca bilirim söylemesi ayıptır.Sözcüklerin köküne bakayım dedim ama nafile...
Eh internet ne güne?
Buldum.
Anlamı şuymuş:
"Anne, dünya haindir! "
Hüzünlendim...
Sonra düşündüm tabii...
Ben yıllardır yurt dışında yaşıyorum.
Eğitim düzeyi yüksek Avrupa' da .
Yüz akademiker ile birlikte 30 yıla yaklaşık her gün içiçe yaşıyorum.
Bir "merhaba " demeyi bile öğretemedim diye içimden söylenip içerliyorum.
Öğrencisinin adını bile 10 yıl doğru söyleyemeden mezun edip gönderen öğretmenlere,akademikerlere  kızıp duruyorum.
Öğret diyeceksiniz!..
Söylüyorum.
Ertesi gün yine aynı nane aynı turşu...

Amma velakin, kendi geldiğim ülkede farklı mı?
Daha berbat.
Annelerimizin bildikleri diller konuşulamaz olmuş.
Benim doğduğum bölgede insanlar bozuk Türkçe konuşuyorlar diye ayrımcılığa uğrarlar mıydı bilmiyorum.Ama, gülerler ve içlerinden ne düşünürler bilemezdim çocuk kafamda.Ancak, hemen konuşmalarından kimin Pomak ,kimin Yunan,kimin Boşnak,kimin nereden geldiğini anlardık.
Ama, herkes yine de kendi aralarında kendi dilini konuşurlardı.

İnsanın;
Bir dünya dili.
Bir yaşadığın ülkenin dili.
Bir de anadili olmalı !..
Hani diyor ya şair Bedri Rahmi Eyüboğlu:
En azından üç dil bileceksin 
En azından üç dilde 
Ana avrat dümdüz gideceksin 
En azından üç dil bileceksin 
En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin...
*
Çok dillilik zenginliktir deyip duruyoruz.
Kendimiz bile kendimize yalan söylüyoruz.
Ama, ben biraz daha fazla istiyorum.
Kaç kişi kendi ülkesinde konuşulan anadillerden arkadaşına bir "merhaba" , bir "nasılsın " diyebiliyor?
Kendimizin söylediğine önce kendimiz inanalım.
Hadi sahici olalım biraz!..

Not:
Efkara geldim kerebiçlerim.
Beni azad edin
Uçuyorum, pırrrrrrrrr....
avrio,
hoşçakal,
Tschüß,
goodbye,
Hade ewallah!..

ıtrışahi düşlerim


insanlar, insanlara karisasim var bir pazar piknigi sirasinda. yakantopu elime gecirirsem kafalarina patlatmayacagima soz veremem ama. annemin topladigi sari kekiklerden bolca atacagim, babamin kendi elleriyle kestigi kuzudan hazirladigi, mangaldaki kaburgalara. piknik yerlerindeki salatalara dogranan o az suda yikanmis yesil soganlarin lezzeti kayboldu gitti zamanla. biz de piknige gitmiyoruz belki bi yuz yildir. yuzbirinci yilda toplanip mahalleliyle, gidecekmisiz dedi annem. en cok, o cok pismis yumurtalar, kararmaya baslamis patatesler, sarmalari dusununce heyecanlaniyorum ben. patatesler bozdag'dan olacak ama. sari sari ve eti sert. uzun uzun kaynamadan pismeyecekler. oyle simdiki modern  zaman patatesleri gibi daha suyu kaynamaya baslamadan irmik gibi dagilanindan degil. disine dokunacak sert lezzeti. hem bizim daglar baska turlu kokar. kimselere anlatamiyorum ben bu koku islerini. kokular cok onemli. insanin ruhuna giden kokularin yollarini geceleri eskiyalar basiyorsa eger o insanin koku haznesi iyi dolamaz. koku haznesi iyi dolamayan insanin gozlerinin feri kacar. boyle soluk soluk bakar. sanki beyaz deterjaniyla yikanmis renkli camasirlar gibi. eskir ciceklerinin rengi. asarken kokladim simdi camasirlari. nerde bizim memleketteki zerrinkadeh kokusu camasirlarin. nerde mahmur çiçeğinin o basimi donduren rayihasi. halbuki ben hic omrumde gormedim bile mahmur çiçeğini. ama ona oyle guzellemeler yazasim var ki utansin gozume hic gorunmemis olduguna da solsun insallakim. hayir bu ofke iyi birsey degil cicekten evvel beni oldurur. yele vermeliyim onu. sevdami yellere veremem ama bak. benden ne isteyebileceginizi de siz bilin bikere de. boyle almis basini bir ustten ustten okumalar. halbuki her kelimenin altinda enaz bin kelime daha var. indik indik bir kervana bindik biz bir col gecesinde. kervancibasi tutturdu mu bir haramiler. sus diyoruz susmuyor iblis. derdi dumeni icimize korku salmak. hatta korkuyu ejderha gibi buyutup agzindan cikan ateste cigara yakmak. yuh dedik bi sus abi yaa. kervancibasi dondu kirpiklerinde colun sari kumlari, gozleri tilki gibi kisik,  bebekleri alev alev, ben dedi kirilirim ama. biz patlattik kahkahayi. sen o bembeyaz pamuklu kumaslara sarili dev gibi adamin kara komur gozlerinden iki damla yas suzulsun gunesten kavrulmus yanaklarina. utancimizdan kumlarin altindaki lavlara kadar dusuverdik biz. yan babam yan. sordu alman arkadasimin kardesi 23 yasindaki ingrid yuva gibi agzini buzerek hayretle. siz dedi nasil travmalardan gectiniz buyurken? sus dedim desme. suyla kopuyordu kiyamet, arkasindan atesle devam ediyordu cehennem. yan babam yan bitmez bir izdirap. yapma dedi puruzsuz beyaz ellerini yuzume surerek. oldu bikere dedim guselim haydi gel de biraz carsi pazar gezelim. uc kilo hurma aldik bir cuma sabahi. sen de aglayip durma artik ziril ziril patatesleri soy kervanci. ama bak تفضلي usul bas, o tarla pattes diil bir saffetiderûn tarlasi...

9 Ocak 2013 Çarşamba

iflah olmamanın alevli ızdırabı



anne serce gagasini durttu gagasiyla yavru sercenin. her kus kendi surusuyle ucar dedi, gel bakim o ordeklerin yanindan. yavru serce saf bir salak, cik cik agliyor bizim gulun dibinde. actim hoparlorleri sonuna kadar muzik dinletiyorum. kih kih...
cikkkkkkkkk