Dantel Kerebiç:FESLİKAN

Fesleğenler kokmuyor artık. Sinekli Akdeniz
sıcağının kiremitsiz yoksul damlarında; katarken uykuya düşleri,
fesleğenler kokmuyor artık…
Tek katlı , badanalamaya yetişilemeyen
beton evin, gölgeli yanından çıkan korkuluksuz merdivenlerinde dizili ,
teneke kutular. Bitkinin tenekede yetiştirileni makbul.
Pembeden
maviye ortancalar, rengini daha çok belletsin diye dikilir (demir)
tenekelere.Margarinlerin insanları obez yapmadığı yıllarda, “Vita”
tenekeleri dizi dizi merdiven katlarında.Bir ortanca bir fesleğen, iki
fesleğen bir ortanca…
Sabahları erkenden uyanır.Döşeğinden
doğrulurken , tepesine ilmek ettiği –sürüsüyle- örgülü saçlarına , beyaz
tülbentini arar...Bizim oralarda yazmayı, iğne oyalısından mekiklisine
genç kızlar takar.Gelinlerinki pek şıngırtılıdır Yuvarlak örülmüş tüle
işlenmiş, saçları göstermelik eden boncuklar ; yeni evlenen kadınların
gece güzelliklerini sokar, dostun düşmanın gözüne.
“Tahir gızı” diye
bildim hep, Havva olan adını.Sonsuza değin kömür karası saçlarını-
örgüsünü hiç açmazdı. Ahırın gerilerinde , peştamalı kerpiç duvara
kalkan edip su dökündüğünde de açmadı.Bir tek debelenirken gördüm;
kaymış tülbentinin ardında, taşlıkta:
_” Kolonya getiriinnn…”
_”Mahsus yapıyor; ilgi çekmek için bu debelenmesi…”
_”Ağzı kenetlenmiş!.. Bacakları kaskatı!...”
_”Dokunmayın, yana çevirin; kusmuğunda boğulacak!”
Çıtçıtı horoz kemiğine dayanmış, çiçekli pazen göyneğini açtılar….
İlk o zaman sevdim O’nu. Çaresizliğini, kendini anlatamamasını, hayattan gülmemişliğini,..sevdim.
Pek iş bilmezdi. Elinden ne gelirse…En çok kınalı kuzusunu , kuşluk
vakti memelerini okşayarak sağdığı ineğini bir de çiçekleri-
fesleğenlerini severdi.
“Feslikan gölge ister kızım. Suyunu bol
vermicen.İyi bakarsan sümbül pembesi çiçecikler bile açar
yavrucaklarım.Üstünde kurumuş tohumlara da ellemicen. Nisan’da bahçaya
ekersin, Mayıs’ta da tenekeye.Sonraaa , ister dolmaya koy veya salataya,
istersen de otur seyret…Seyreltip halangillere de dikerim yaz başı.
Elime mi yapışacak! Teneke desen bol..”
X x x
Çok sevildiğimi
hissettim hep…Çocukluğumun bayram gezmelerinde; ardımızdan döktüğü
sularda, “Sular seller gibi tekrar gelin e mi? “ tekerlemesinde,
yanımıza kattığı fesleğen tenekelerinde…
Keşke, O da bilseydi çok
sevildiğini. Yüzü sahiden gülebilseydi. Yanacıklarının içine kaçmış
kapkara gözleriyle her baktığında; kuş olsun, çiçek olsun istediğimi…
Bebecikten evlendirmişler.Üç oğlan iki de kız.Neyse okudu da büyüğü,
baktı dar günlerinde.Ellerine her kuruş geçtiğinde, en haylazına giderdi
paralar.Ne mutfağı oldu ne bir masası …Nerdeee çamaşır makinası! Kızla
gelin de elinden tutmasa,..Dar olmuştur şimdi oralar…
Nefes
alamıyordu. Kaç kez söylendi: “ Yanında içilmeyecek o meret!” Yemek ye,
televizyon seyret, yat uyu. Hepsi sobalı odada.Artık inekler de yok
fesleğenler de.
Geceler Akdeniz’de bile sıcak değil artık.
Çocukluğumun evlere sığamadığımız sıcaklığından, damlara döşek
sermiyoruz. Çişim geldiğinde uyku arasında; gaz lambasının titrek
ışığıyla, fesleğen tenekelerini belleyip merdivenlerden inmiyoruz.Ahırın
köşesindeki kanalizasyonsuz oyuğa çişimi dökmeye yengem götürmüyor
beni…
Feslikanlar kokmuyor artık……..
6 yorum:
Ben bu vitalı fesleğeni de yazan danteli de seviyom..
TAŞ KİRPİ KEREBİÇ dedi ki..
boğazıma düğümlendi sözcükler yutkundum..elime akmadı bu yüzden..
Pammığım bak müzeye gidecek vita kutusuna photoshopla fesleğen diktim senin için..eyi günlerde kokulu,nostaljik bir yazı olmuş...arkası gür gelir inşallahım...yannıs çok reca etcem daha kısa olsun,sürümden kazanalım diyomm..:))edebiyatın içine eden olamaz olasıca editiye
Böyle yazarsan ,çoook yaşaman lazım çoook...Bende şahit olmalıyım:)))Kokusu burnumda ...
Bunca yıl sonra , fesleğenlerimle karşılaşmak ne iyi geldi . Canım Kerebiçlerim🙏🏽
Tabii ki Pambık’ınız Dantel Kerebiç💜
Yorum Gönder